8 Nisan 2014 Salı

CHP, Türkiye’nin birleştirici gücü olabilir mi?

Bugün irdeleyeceğimiz soru, ortaya saçılan onca tapeye ve üstü örtülen yolsuzluk soruşturmalarına rağmen, AKP kan kaybetmiş olsa da nasıl bu oyu aldı, CHP neden insanları ikna etmekte başarılı olamıyor.

Her şeyden önce  içine kendimi de rahatlıkla koyabildiğim genç kitlenin büyük bir kısmı da son seçimlerde, ister alternatifsizlik deyin, ister tek turlu seçimin sağlıksız yapısı, tercihini CHP’den yana kullandı. Yoksa bugün, daha ilk günlerde, Gezi Parkı’nda kendini buldozerin önüne atan Sırrı Süreyya Önder dururken; iki kelimeyi bir araya getiremeyen, kendinden üçüncü tekil şahıs olarak bahseden, belediyecilikte Kadir Abi’sinin karbon kopyası Mustafa Sarıgül’e oy vermenin hiçbir mantıklı açıklaması olamaz. Bu seçimler tek turlu yapıldığı sürece CHP odunu aday gösterse, 30 Mart’ta 40% oy alırdı, e Sarıgül de o kadar oy aldı zaten.

Peki CHP neden halkı ikna edemiyor?

Seçim kampanyaları boyunca yolsuzluk, hukuksuzlukları ifşa etmesi dışında CHP bu halka ne sundu? Kürt barışı için nasıl bir yol haritası var mesela? Abdullah Öcalan için “İmralı Canisi” diyen ve bu konuda gemileri tamamen yakmış MHP’den farklı ne vadediyor? Hele kendini “Sosyal Demokrat” olarak konumlandıran bir parti, muhafazakar insanların geçmişte yaşadıklarının bir daha tekrarlanmaması için bir garanti verebiliyor, bir duruş ortaya koyabiliyor mu? Bu kadar sıkıntılı bir partinin dönüşmesi kolay iş değil, ayrıca parti içindeki herkesin bu dönüşümü isteyip istemediği de ayrı bir soru işareti. Eminim bütün iyi niyetiyle bu doğrultuda çaba sarf edenler vardır, üstüne ne yapacağını, ne yapması gerektiğini kestirememiş, her geçen gün daha fazla politize olan bir genç kitle de var. Peki CHP her şeyi doğru yapsa bile, neredeyse yüz yılda oluşmuş bu algının değişmesi ne kadar sürer? İşte Erdoğan da bütün bunları çok iyi bildiğinden Gezi direnişinden itibaren bütün siyasetini kutuplaşma üzerinden sürdürüyor. Kendisine alternatif olabilecek her türlü girişimi daha kuluçka döneminde tasfiye ettiğinden, AKP’ye oy verenler de aslında CHP’ye oy verenlerden farklı hareket etmiyor, sadece öncelikler farklı.

Olaylara bir de karşı tarafın gözünden bakmak lazım, buyrun:
“bir muhafazakar neden akp’ye oy verir”

“emin ol tayyip erdoğan seninle gezide uğraşırken yorulduğu kadar 14 yıl boyunca chp mhp hatta bdp tarafından yorulamamıştır.”

O kadar doğru bir tespit ki, hatırlarsınız o dönem, arada mantar gibi çıkan “mustafa kemalin askerleri”nin yakarışları hiç destek bulmuyor, aksine duvar yazılarında da tiye alınıyordu. Sırrı Süreyya o dönem CHP’yi ambulansın arkasına takılan taksiye benzetmişti, az bile söylemiş. Sarıgül; mikrofon fırlatmalı, barkovizyonlu spor salonu mitinglerinde gezi şehitlerini kullanmaktan beis görmedi, kendisi bırakın ambulansın arkasına takılmayı, ambulansın dahi önüne geçmeye çalıştı adeta.

Diğer taraftan 12 Eylül mirası bir %10 barajımız da var ve bu baraj durduğu sürece AKP ayrışmadan CHP’nin ayrışmasının çok daha kötü sonuçlar doğurabileceği inancı oluşabilecek yeni hareketlere en büyük engel.

Peki bu ayrışma, ortam da bu kadar müsaitken neden AKP’de gerçekleşemiyor? Yoksa kopmalar, 10 yıllık koalisyon ortağı Cemaat’le ve her geçen gün kendisini iyiden iyiye daha fazla hissettiren Gül-Erdoğan çekişmeleriyle başladı mı? Bu da bir sonraki yazımın konusu olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder