15 Nisan 2009 Çarşamba

Galatasaray gerçekten de Türkiye'ymiş...


Derbiyi izlemeyenimiz yoktur heralde. Sonunda çıkan olaylarla ilgili kınayıcı ve ahlaki değerlere gönderme yapan bir eleştiri yapmıcam. Sadece kamuoyunun gözündeki galatasaray imajına eğreti çivilerle çakılmış birkaç futbolcu hakkında bir iki lafım var.

Sabri'nin genel olarak maçtaki hal ve tavrını,derbiyi kaldıramanın doruk noktası olarak tanımlayabiliriz. Maçın her dakikasında gerginliği kamçılayan saçmasapan hareketleriyle zaten beynine fazla kan gitmeyen bir futbolcunun taraftardan da gazı alınca nelere kadir olduğunu gördük. Tek gerekçesi de emre'nin ona küfretmesi ve buna dayanamasıymış. Her küfür yiyen futbolcu sahada saçmalamaya başlasa herhalde çoğu maçın sonunu göremeyiz. Ayrıca bu haysiyetsiz refleksin hiç bir açıklaması yok. Ya küfre karşılık vermeyip oyununa bakarsın ya da çok gerildiysen gider zidane gibi kafayı atar paşa paşa oyundan çıkarsın. Külhanbeyi taklidi tavırlarla, kimsenin kimseye extreme bir hamlede bulunmayacağını iyi bilen, güzide klüplerimizin kabadayımsı futbolcuları 10 yaş civarı soft bir ilkokul itişmesini sanki dişediş bir kavga gibi göstermeyi nasıl beceriyorlar onu anlayabilmiş değilim.

Esasında bu kavganın arkasında, futbolcuların eğreti ideolojik saplantıları ve zayıf algılarının büyük payı var.Türk islam sentezi çıkmazında tıkanan ve yoğun milliyetçilik çamuruna saplanmış bulanık bir ideolojinin, her türlü durumda haksızlığını savunmak için palazlanma ve karşındakini fiziksel olarak taciz etmekten başka bu insanlara önerdiği pek de bir metod yok. Çünkü bu gibi tipler için görece yoktur, empati yapmak zavallılık, karşısındakinin lafına kulak vermekse verilen sözden dönmekle eşdeğerdir. Bu gibiler için her daim içinde olmaları gereken, varlıklarını meşru kılıcak bir cemaat olmalıdır, onlar gibi düşünmeyen herkes ya eğilip bükülüp yola gelecek ya da marjinalize edilip dışarda tutulacaktır.

Galatasaray'daki futbolcu gruplaşmaları da bu zihniyetin başka bir meyvesi. Lincoln'ün futbolunu ne kadar beğenmesem de, takım içindeki kamplaşmanın bu adamı çok yorduğu belli oluyor. Oyuna girerken, geçen sene takımda kendine en yakın olan adamlardan biri suratını asarak çıkıyor,lincoln'ün yüzüne bile bakmıyor. Sabri'nin lincoln'e birkaç pozisyonda bariz bir şekilde pas vermemesi zaten tam ondan beklenecek bir hareket.

Demek istediğim şu ki, bazı futbolcuların dar dünya görüşleri ve zayıf karakterleri büyüyen egolarını taşımaya yetmiyor. Kendini takımın göz bebeği ve değişilmez ismi sanan bu futbolcu müsvetteleri kendine örnek alıcak adam gibi bir rol modelle de karşılaşmıyor. Arda bu duruma örnek gösterilebilecek isimlerden biri. Arda futbolunu geliştirebileceği ve rakibe dayılanmaktan fazlasını yapabileceği bir takıma, sabri de cehennemin dibine gitmeli.

Galatasaray'ın kurtuluşu ise Kewell Baros gibi futboldan fazlasıyla ilgili olmayan, kaliteli yabancıların yanına beyni yıkanmamış genç yeteneklerin monte edilmesiyle mümkün. Herkesin hayat tarzı ve anlayışı kendine ama bazılarının zeka seviyesi hoşgörü ve çeşitlilik kavramlarını algılamak için pek de müsait değil. Ve bu gibi futbolcular hatta yöneticilerin bu takımdan uzak tutulması elzem.Galatasaray'ı bozuk,zayıf bir ideolojinin ve onun hastalıklı zihniyetinin vesayeti altına sokmaya çalışanlar takıma zarar vermekle kalmıyor, sağduyu sahibi taraftarı da takımdan inanılmaz derecede soğutuyor.

Yani adnan polat'ın da dediği gibi, galatasaray gerçekten Türkiye'ymiş. Fazlasını beklemek de abes zaten.

Bir de, geçen sene bilmemkaç maç ceza almasına rağmen hala sahaya şişe yağdıran zavallı taraftar profiliyle ilgili birşeyler karalıyacaktım ama birçok taraftarın profilini süsleyen "sağ" üstteki resim zaten çok şeyi anlatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder